Mooc



   
Kitlesel açık çevrim içi dersler hızla gelişen teknolojinin uzaktan eğitim kavramını geliştirmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu sistemler sayesinde milyonlarca kişi internet üzerinden akademik seviyedeki derslere katılma imkânı bulmakta ve belge edinebilmektedir. Son yıllarda dünyaca tanınmış birçok üniversite bu girişimi destek–lemeye başlamış ve bu ortamların sayısı giderek artmıştır.

edSurge tarafından yapılan araştırmalara göre 2015 yılı sonu itibari ile MOOC kullanıcılarının sayısı 35 milyon kişiye ulaşmıştır. 550’den fazla üniversitenin katılımı ile 4,200’ün üzerinde kurs kullanıcılara sunulmaktadır. Bu rakamlar bir önceki yıla göre büyük artışlar göstermektedir. Kullanıcı sayısı bir önceki yıla göre 17 milyon kişi artmış, kursların sayısına 1,800 kurs daha eklenmiştir
Ocak 2016 itibari ile MOOC ortamlarından sunulan toplam kurs sayıları Şekil 5’te yer alan grafikte gösterilmiştir. 2015 yılında yaklaşık 1800 yeni kurs ilan edilmiş ve kuruluşundan bu yana MOOC sistemlerde sunulan toplam kurs sayısı 4200’e ulaşmıştır.
MOOC’ların sağlayıcılara göre dağılıma bakıldığında son iki yıl arasında büyük bir fark görünmemekle birlikte Coursearea’nın yaklaşık iki katı büyüdüğü görülmektedir. En çok kurs sayısına sahip üç sağlayıcı her iki yılda da Coursearea, edX ve Canvas.net olmuştur.
 Yirmi birinci yüzyılda teknoloji sadece gelişmekle kalmamış, günlük hayatımızın bir parçası olmuştur. Yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda yalnızca bireyler ve toplumda değil; eğitimde de bir değerler dizisi (paradigma) değişimi yaşanmıştır. Bilgi toplumunda bu değişimlerin bir yansıması olarak yeni öğrenme ortamları ve yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Bu değişimin sonuçlarından biri de bireylerin yaşamboyu öğrenme gereksinimini karşılayan Kitlesel Açık Çevrimiçi Derslerdir (KAÇD). Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler öğrenenlere geleneksel x-Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler, bağlantıcı (c-Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler) veya Melez Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler yaklaşımlarıyla sunulabilmektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı öyküleyici alanyazın taraması yöntemini kullanarak alanyazında yer alan dağıtık bulguların özetlenmesi ve sentezlenmesi; bu doğrultuda kitlesel açık çevrimiçi derslere yönelik görüş ve önerilerde bulunmaktır.



 Bireylerin öğrenme stillerini ve sahip oldukları zeka türlerini dikkate alarak kişiye özel eğitim tasarlamak ne ölçüde mümkündür? Son birkaç yıldır A.B.D. merkezli MOOC Hareketi (Mass Open Online Course) bu konuda fazlasıyla iyimser olmamıza neden olmaktadır. Endüstri çağının gereksinimlerine göre oluşturulan müfredatın dijital çağımızda bireylerin gereksinimlerini karşılamaktan uzak olması, klasik eğitimin artan maliyeti ve buna karşılık düşen kalitesi ve “iş garantisi” sağlayamaması klasik eğitimin başında uzun zamandır sallanan Demokles’in kılıcı olmuştur. 1920’lerde yine A.B.D.’de başlayan ancak başarısızlıkla sonuçlanan posta ile uzaktan eğitim, son on yılda makine öğrenme alanındaki gelişmeleri ve bilgi teorisyenlerini de arkasına alarak yeniden eğitim kurumlarının kapısına dayanmıştır.
Sınıf eğitiminde eğitmen ve öğrenci arasındaki çözülememiş en temel mesele olan öğrenme stili, makine öğrenme destekli online platformlarla bir sorun olmaktan çıkarılabilir. Zira makineler, topladıkları verileri analiz ederek kişiye öğrenme stiline uygun eğitim tasarlamada her geçen gün daha fazla yol kat etmektedir.
Öte yandan gelişmiş ülkeler dahil kişi başına düşen eğitim harcamalarının özellikle dar ve orta gelirli ailelerin, dolayısıyla ebeveynlerinin yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri, klasik eğitimle ilgili soru işaretlerini ünleme dönüştüren faktördür. Eğitim mevcut yapısı itibarıyla dünya çapında bir eşitsizliğin yaratıcısı konumuna ulaşmıştır. Bilgisayar destekli öğrenme ile eğitim maliyetleri çok daha “makul” seviyelere çekilebilir, tabana ve “yaşam boyu”na yayılarak eğitimde fırsat eşitliği yaratmada etkin bir araç olarak kullanılabilir.
Ancak bu yeni paradigma, eğitim kurumlarının pozisyonlarını acilen gözden geçirmelerini ve yeni koşullara hızlı bir şekilde adapte olmalarını zorunlu kılmaktadır. Zira yüzyılımızın ikinci yarısına kadar birçok eğitim kurumunun bu paradigma değişikliğinin yarattığı rekabete dayanamayarak yok olacakları tahmin edilmektedir. Kendi yıkımlarını yaratarak kendilerini bu yıkımdan sağ çıkaracak olanlar yaşamaya devam ederken bunu başaramayanlar tarihteki yerlerini alacaktır.
Henüz tüm olası etkileri hakkında tam fikir sahibi olmamakla birlikte bu platformların dijital çağın yeni gereksinimlerini karşılamakta etkin birer araç olacakları ifade edilmektedir. Yüz yüze eğitimi destekleyici bir araç olacak/olması gereken bu platformlar eğitimde kalite ve fırsat eşitliği içinde umut ışığı doğurmaktadır. Bu ışığın ne kadar güçlü ve aynı oranda etrafını aydınlatacağını zaman belirleyecektir.



 mobil ortamlarda kullanılan Kitlesel Açık Çevrimiçi Derslerin (KAÇD) kullanılabilirliği değerlendirilmiş ve bu ortamlar için kullanılabilirliği arttırmak için önerilerde bulunulmuştur. Çalışmanın kapsamı, yaygın olarak kullanılan KAÇD’leri ele almak ve bu sistemleri cinsiyet, yaş, teknolojik okur-yazarlık ve çevrimiçi ders deneyimi değişkenlerine göre mobil ortamlarda kullanılabilirliğini değerlendirmektir. Araştırma kapsamında CSUQ anketinin Türkçe’ye çevrilmesi ile hazırlanmış ölçek kullanıcılara yöneltilmiştir. Veriler SPSS 20 programı ile işlenmiştir. Elde edilen verilere göre, değerlendirilen sistemler arasında kullanılabilirlik, sistem yararlılığı, bilgi kalitesi ve arayüz kalitesi açısından anlamlı bir fark vardır. Ayrıca sadece yaş değişkeni; kullanılabilirlik, sistem yararlılığı ve bilgi kalitesi değişkenlerinin sistemler arasında farklılık göstermesinde rol oynamaktadır.

Geleneksel öğrenme yaklaşımından farklı olan m-öğrenme modelinde öğrenme öğrenci merkezlidir. Öğrenciler dünyanın herhangi bir yerindeki ders kaynaklarına istedikleri mekân ve zamanda erişebilmekte ve dersleri kendi öğrenme hızlarında takip edebilmektedirler. Hem geleneksel öğrenmeyi desteklemek, hem de uzaktan eğitim vermek amacıyla kullanılan m-öğrenme yaklaşımında, son yıllarda Kitlesel Açık Çevrimiçi Ders (KAÇD) denilen yeni bir öğrenme modeli kullanılmaya başlamıştır. KAÇD, dünyadaki herhangi bir kurumun kendi ders içeriklerini kitleler halindeki gruplara çevrimiçi olarak sunan bir eğitim modelidir. Son yıllarda hızla yaygınlaşan bu eğitim modeli, günümüzde mobil platformlar üzerinden de kullanıcıya sunulmaya başlanmıştır. Ancak web ortamından mobil ortama aktarılan bu sistemlerin bazılarında kullanılabilirlik adına eksikler ön plana çıkmıştır.


Next PostSonraki Kayıt Previous PostÖnceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum:

Yorum Gönder